YESİL-KUBBE
YESİL-KUBBE  
  Ana Sayfa
  Ziyaretçiler
  İletişim
  Dualar
  Dini Resimli Yazılar
  En çok Okunan Makaleler
  Peygamberlerimiz
  Tevbe
  Dünya hayatı
  Ölüm
  Kıyamet ve Sonrası
  İlahiler
  Dini Resimler
  Veda Hutbesi
  Cennet ve Cehennem
  Adab-i Muaseret
  Mubarek Gün ve Geceler
  Hz.Muhammedin Hayatı
  Peygamberimizin Tebliği
  İbadet
  Mevlana
  Namaz
  Kıyamet
  Günlük Dualar
  Yasin Suresi
  Salavat-ı Şerif
  Kuran Öğrenme
  Said Nursi
  40 Hadis
  İman
  İslam
  Habil ile Kabil
  Sözler
  Dini Hikayeler
  Dini Şiirler
  Dini Sözler
  Dini Yazılar
  => Uçuruma Götüren Sözler
  => Sabrın Önemi
  => Risalede Esma Zikri
  Resimlerim
Dini Yazılar

ALLAH VE RESULÜNE İTAAT ETMEK

“Ey iman edenler! Allah`a ve resulüne itaat edin. İşitip durduğunuz halde ondan yüzünüzü çevirmeyin. ” (Enfal suresi 20. ayet)
Bu ayet, peygamberimiz Hz. Muhammed’in söz ve davranışlarının biraraya toplanması ile oluşturulmuş sünnetin de Kuran ile birlikte İslam dininin kaynağı olduğunu iddia edenlerin en önemli dayanaklarından biridir. Oysa ayet dikkatlice okunduğunda rahatça anlaşılmaktadır ki bizlerin Müslümanlar olarak itaat etmemiz gereken kişi birey olarak Hz. Muhammed değil, Allah’ın resulüdür.
Aradaki fark oldukça açıktır. Allah’ın ayetlerini bizlere tebliğ eden, bizlere onları anlatan, gösteren Hz. Muhammed’e itaat etmek gerekir. Oysa kendi kişisel yaşantısı içinde yaptıkları ancak Peygamberin kendisini bağlamaktadır. Peygamber de bir bireydir ve dinin özgür bıraktığı alanlar içerisinde kendi kişisel seçimlerini yapmakta ve ona göre davranmaktadır. İsteyen Müslüman bu hareketleri kendisine örnek almakta ve benzer şekilde uygulamaya geçirmekte tabii ki özgürdür ancak bunlar da dinin ilkelerindendir demek dini tahrip etmektedir. Kaldı ki hadislerin yazımını ve toplanmasını inceleyenler görecektir ki bu ifadelerin gerçekten Peygamberimize ait olduğu iddiası hayli temelsizdir.
Kişisel seçimlerinde Peygamber de yanlış uygulamalar, hatalar yapmaktadır. Kuran’ın çeşitli yerlerinde bu gerçek ortaya konmuştur. Abese Suresinin (80. sure) ilk 10 ayetinde örneğin Allah Peygamberi arınmak üzere yanına gelen bir adama kör diye iyi davranmamış olmasından dolayı eleştiriyor. Tevbe suresinin 43. Ayetinde de yine Peygamber sefere katılmak istemeyenlere çabucak, fazla sorgulamadan, izin verdiği için kınanırken Kuran’da şöyle deniyor: “Allah seni affetsin; neden onlara izin verdin de beklemedin ki, doğru söyleyenler sana açık-seçik belli olsun da yalancıları bilesin. ”
Tüm bu açıklamalar yapıldığında sünnetin önemini kaybetmesinden rahatsız olacak olanlar bu fikrin sahiplerini Peygamber’i postacıya indirgemekle suçlarlar. Ancak düşünmedikleri bir nokta vardır. Yüce yaratıcının kullarına mesaj gönderirken seçtiği iletici olmaktan daha şerefli bir makam olabilir mi? 

KULHUVALLAH 1 ELHAM

Halk içinde Allah`tan birşey istenirken, herhangi bir duada, mezar başlarında, mevlitlerde, bayramlarda, namaz sonralarında yada yatmadan ençok okunan birkaç Kuran ayeti vardır. İnsanların bu ayetleri okurken anlamınıda bilerek okuduklarını zannediyorum. Bunun yanısıra bilmeyenler için bu iki surenin türkçe karşılığını söylemek istedim. Zira mademki ençok okunan bunlar, okuduğumuzun farkına varalım hiç değilse bu surelerin anlamını bilerek okuyalım.
Kulhuvallah olarak bilinen İhlas (Özgüleme) Suresi;
1-De ki " O, Allah birdir.
2-Allah, herşeyin muhtaç olduğudur.
3-Ne doğurmuş ne doğurulmuştur.
4-Ve hiçbir şey O`nun dengi, benzeri değildir.

Elham olarakda bilinen Fatiha (Açılış) Suresi;
1-Merhametli, Şefkatli Allah`ın adıyla.
2-Övgü alemlerin Rabbi Allah`a dır.
3-O Merhametlidir, Şefkatlidir.
4-Din gününün hükmedeni, Sahibidir O.
5-Yalnız Sana kulluk eder, yalnız Senden yardım isteriz.
6-Bizi doğru yola ilet.
7-Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna. Gazaba uğrayanların ve doğruluktan sapmış olanlarınkine değil. 

KENDİNİ BİLMEK, FARKINDALIK

Şeytan her seferinde aklımıza vesveseler sokuyor. Aslında işlerken günahları, beynin o, yaptığı her şeyi meşrulaştırmaya olan inanılmaz pratikliği ve yatkınlığı, kötü bir şey yapmadığımıza kolay kolay ikna olmamızı sağlıyor. Birçoklarının aslında şeytana yüklemeye çalıştığı bu sorumluluğun asıl sebebi bizim savunma mekanizmamızdan, kendi irademizden başkası değil aslında.

(İş bitirilince şeytan onlara şöyle dedi: "Allah size hak bir vaatle vaatte bulundu, ben ise vaat ettim ama vaadimden caydım. Benim sizin üzerinizde bir sultam yoktu. Sizi davet ettim, siz de bana uydunuz. Hepsi bu. Şimdi beni kınamayı bırakın da öz benliklerinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslında ben sizin, daha önceden beni şirk aracı yapmanıza karşı çıkmıştım. Zalimler için acıklı bir azap öngörülmüştür. "
İbrahim Suresi/22 )

Evet kendi irademizle şeçiyoruz ama çoğu zaman veya hiç bir zaman bile bile kötü olduğunu düşündüğümüz bir şeyi yapmıyoruz. Ama ayetlerden daha fazlasını yapabileceğimizin ve yapmamız gerektiğini anlayabiliyoruz.

(Şeytandan bir dürtük seni dürtüklediğinde, Allah`a sığın. Çünkü O, herşeyi işitir, herşeyi bilir.
Korunup sakınanlar, kendilerine şeytandan bir görüntü/dürtü gelip dokunduğunda, hemen Allah`ı hatırlarlar. İşte o anda görülmesi gerekeni görürler.
A`raf Suresi/ 200-201)

Bizden irademizi, kendi haline bırakmamız değil onu farkında olarak hep elimizde tutmamız bekleniyor. Muhakkak ki neyin hayır neyin şer olduğunu bilmemiz imkansız, ama insana kendi beyninin hakimi olma yetisi lütfedilmiş. Beyninin hakimi olan insan, günahlarını meşrulaştırma mekanizmasını, özeleştiri mekanzmasına çevirmeye de güç yetirebilir. Nedir peki, seytandan her dürtü geldiğinde bunu farketmenin yöntemi? Farkındalığı artıran davranışlar insanın kendisine özel aslında. Bunun için benim yapmaya çalıştığım şey şu; Nasıl hepimiz, insan ilişkilerinde hangi adımı atmamız, neyi söyleyip, neyi söylemememiz gerektiğini tartıyoruz; her hareketimiz karşısında da hangi kararı alacaksak önce Allah’ı hatırlayıp, Allah’a sığınabiliriz, o zaman yaptığımız şeyin Allah ve dinle bağlantı noktasını görüp, doğru olanı şeçmeye daha yakın olabiliriz. Bu yüzden hakkını vererek inançlı olmak kendini bilmeyi gerektiriyor.

Bütün bunların yanında her neyle savaşıyorsak doğru müminler olmak için; bu şavaşta şeytanı, bütün dünyayı, yalnız kalmışlık hissini, Allah’tan uzaklaştırıcıları, tek başına karşıma alıp (karşımıza alıp) koca bir ordu gibi hissetmemi sağlayan (hissetmemizi sağlayacak), en çok sığındığım ayetlerden biri;

(Allah sizin düşmanlarınızı daha iyi bilir. Dost olarak, Allah yeter. Yardımcı olarak da Allah yeter.
Nisa Suresi/45)

ESMA-ÜL HÜSNA  
 
 
RADYO  
 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol