İbadet kulluktur. Mademki yaratılış amacımız Allah’ı bir ve tek bilip, ona kulluk etmektir, o zaman ne duruyoruz ?
“Bana ne olmuş ki, beni yaratana ibâdet etmeyecekmişim! Halbuki, hepiniz O’na döndürüleceksiniz.” [Yasin,22]
Rabbimiz, bizi yarattı, bize sayamayacağımız kadar nimet verdi, bizleri yanlız bırakmadı, en hayırlı mahluk olan insan olarak yarattı ve bizlere müslümanlığı nasip etti.
Bizi o kadar sevdi ki, imtahan üstüne imtahan verdi, kendisine güvenenleri ve rızası için yapılan hiçbir ameli karşılıksız bırakmadı. Bizden kul olmamızı, kulluk etmemizi isteyen, sadece ondan korkmamızı, ona yönelmemizi, istedi. Tanınmak istedi, zikredilmek istedi, sevmek ve sevilmek istedi. O, ol dedi ve her istediği oldu.
emine vardık. Yaratılma amacımızı bilmemiz için peygamberler, kitaplar gönderdi. Birçok şeyi vesile kıldı. Ancak insanların çoğu, bu kadar verilen nimetin şükrü karşısında hep aciz kaldı ve hep aciz kalıyor. İbretlik çok olay oldu. Hatta birçoğunu Kur’an-ı Kerimde haber verdi. Ders alın, Şükredin, nankörlük etmeyin, itaat edin, isyan etmeyin öğütleriyle bizleri uyardı.
O, hep güzel ve hayırlı olanı murat etti. Bizim ona kul olmamızı istedi.
İsyan edenler ve karşı gelenler oldu. İtirazcılar ve nankörlükler arttı. Ancak samimi olan kulları, nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi, ne için yaratıldığımızın bilincini kavrayarak düşündüler. Ölüm sonrasına inandıkları, bu kâinatın bir düzen ile hareket ettiğini kavradıkları ve Allah emrettiği için, onun rızasını kazanmak için ibadet etme mecburiyeti hissettiler.
İbadet ile onu zikretmek, onun rızası için çalışmak ve şükretmek ile, hem dünyamızı hem ahiretimizi kazanmamız gerekir. İmtahan vaktindeyiz. Bu imtahan içerisinde, sıkıntıya düştüğümüz ve rahatlığa kavuştuğumuz zamanlar olacaktır. Dua, ile Allah’a yönelerek ondan istemek, ondan beklemek ve ona güvenmek gerektiğini bilmekte bize yardımcı olacaktır. Nitekim Dua, ibadetin ta kendisidir (Hadis-i Şerif)