Kıyametin büyük alametlerinden birisi de güneşin batıdan doğmasıdır. Güneşin batıdan doğması ile tevbe kapısı kapanır. Ne bir tevbe edenin tevbesi kabul olunur ve ne de iman eden kafirin imanı kabul olunur. Allah-u Zülcelal güneşin batıdan doğması hakkında ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
“Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!” (En’am; 158)
Müfessirlerin çoğunluğu bundan murad, güneşin batıdan doğması olduğuna ittifak etmişlerdir. Ebu Hureyre (R.A.) şöyle anlatmıştır: "Resulullah (S.A.V) buyurdular ki:
"Güneş, battığı yerden doğmadıkça kıyamet kopmaz. Batıdan doğunca, insanlar görür ve hepsi de iman eder. Ancak, daha önce inanmamış veya imanın sevkiyle hayır kazanamamış olan hiç kimseye bu iman fayda sağlamaz." (Buharî, Müslim, Ebu Davud)
Ebu Zerr (R.A) şöyle anlatmıştır: "Güneş battığı sırada Mescid'e girmiştim. Resulullah (S.A.V) bana:
'Ey Ebu Zerr! Şu (güneş batınca) nereye gidiyor, biliyor musun?' buyurdular. 'Allah ve Resulü daha iyi bilir!' dedim. "O, Rabb'inden secde etmek için izin istemeye gider. Ona izin verilir ve sanki kendisine şöyle denir: 'Git geldiğin yerden tekrar doğ.' O da battığı yerden doğar.' " (Tirmizi)
İnsanlar baktıkları zaman ışıksız olarak güneşin batıdan doğduğunu görecektir. O andan itibaren tevbe kapısı da kapanacaktır. O anda insanlar büyük bir paniğe kapılacak ve korkudan ne yaptıklarını bilemeyecek duruma geleceklerdir.
O gün iyi kimselerin ağlamaları kendilerine fayda verecektir. Kötü kimselerin ağlamaları ise kendilerine asla yarar sağlamayacaktır. Kafirlerin o anda iman etmiş olmaları kabul görmeyecektir. Rivayete göre, güneşin batıdan doğmasından sonra insanlar yeryüzünde yüz yirmi yıl daha kalacaktır.
Doğrusunu Allah-u Zülcelal bilir.